Bu
sıralar hastane işleriyle fazla haşır neşir oldum. Bir süre daha devam edecek
gibi. Hem bu sebeple hem de çok beğendiğim için İlknur Arslanoğlu'nun
editörlüğü ile basılan bir kitaptan söz etmek istiyorum. Daha doğrusu iki
kitap. Ben birinciyi okudum, ikinciyi de aldım ama daha okumadım, okunacaklar
sırasında bekliyor. ''Tıp Bu Değil'' ve ''Tıp Bu Değil 2''. İlk kitap 2012 de
çıkmıştı, ikincisi ise 2013 de basıldı. 2013 bitmeden ikinci kitabı da
okuyacağım.
Kitaplar;
Çocuk Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları, Radyasyon Onkolojisi,
Kardiyoloji, Psikiyatri, Göğüs Hastalıkları, Genel Cerrahi gibi farklı
branşlardan hekimlerin yanında gazeteci,
tıp fakültesi öğrencisi, yazar, oyuncu, hemşire gibi değişik meslek
gruplarından insanların güncel tıpla ilgili yazılarından oluşuyor. Kendi
pencerelerinden sağlığa, bilimsel ve güncel tıbba bakarak sorguluyor, kendi
aralarında tartışıyor ve kendi önerilerini paylaşıyorlar. Ama televizyondaki
sağlık programları gibi değil, reklam
kokmuyor. Siz de size önerilen diyetleri, tedavileri sorgulayanlardansanız
buyurun okuyun. Yok öyle hazıra konmak, okuyun, sorgulayın, danışın, kendi
alışkanlıklarınız ve yaşam tarzınıza göre en iyisine karar verin. Herkese aynı,
standart reçeteler yok. Bilimsel tıp, ticari tıp, koruyucu hekimlik, sağlık ve
medya, firma, sektör ilişkileri, meslek örğütleri gibi konularda ben çok şey
öğrendim. Neden sık sık hasta olup, sık sık doktora koşalım ki? Hasta olmamaya,
sağlıklı kalmaya çalışmak daha kolay, daha ucuz, daha eğlenceli ve daha
stressizken. Neden ülkemizde oldukça bol bulunan meyve sebzelerden vitamin
ihtiyacımızı karşılamak yerine, içinde hangi katkı maddeleri ve boyaların
bulunduğunun belli olmadığı ürünlerden yada ilaçlardan medet umalım ki (tıbbi
gereklilikler elbette hariç). Kitapta da geçen Hipokrat'ın şu sözü bu durumu
çok iyi açıklamıyor mu? ''İlaçlar gıdamız değil, gıdalar ilacımız olmalıdır''.
Eminim siz de aşağıdakilere benzer cümleleri çok duymuşsunuzdur:
-Ay ben meyve, sebze sevmem ihtiyacımı.....ürünleriyle karşılıyorum.
-Tatlısız
duramam, yedikten sonra insülin dozumu arttırıyorum.
-Ne
yürümesi, hapı yok mu içsek de kilo versek kolayca?
Ben
çok duydum ve hep acıyla güldüm. Keşke televizyonlardaki o sağlık
programlarında hasta olmamayı anlatsalardı daha çok işe yarardı diye.
Dünyanın
en eski meslek ve sanatlarından olan tıpın sektör haline gelmesini okumak üzücü
olsa da farkı meslek gruplarının bakışını öğrenmek çok keyifliydi. Kitaptan çok
alıntı yapamadım çünkü yapmaya kalksam kitabın neredeyse hepsini yazardım.
Sağlıklı kalın.