İstanbul
Emirgan sahilindeki Sakıp Sabancı Müzesi; 5 Ocak 2014'e kadar '' Anish
Kapoor İstanbul'da'' isimli sergiye ev
sahipliği yapıyor. Müze pazartesi hariç her gün saat 10.00 ile 18.00 arasında (
çarşamba, cuma 20.00'a kadar) gezilebilir.
Hint asıllı İngiliz sanatçı (
kendisi böyle denmesini istemezmiş) Anish Kapoor, çağdaş sanatın efsane
isimlerindenmiş ve bu sergi Türkiye'deki ilk kişisel sergisiymiş. Öncelikle Atlı Köşk'ün bahçesinde, boğaz
manzarası ve deniz kokusu eşliğinde bu bahçede yaşayanın ömrü uzar diyerek
dolaştık. Sanatçının bahçede de sergilenen eserleri var. Manzaraya gözlerimizle
bakmanın yanında sanatçının yapıtları aracılığı ile de baktık. Manzarayı ve
kendimizi Anish Kapoor'un yapıtlarında
farkı açılardan (düz-ters) inceledik. Hareketi ve canlılığı gözledik.
Devasa
boyutlardaki eserler insanı şaşırtıyor, nasıl adlandıracağınızı bilemiyorsunuz.
En ağır olanı 12 tonmuş. Sanki bir dağın tepesini alıp getirmiş kadar doğal, bu
gerçekten taş mı dedirtecek kadar olağanüstü. Hele o pigment ile yaptıklarına ne demeli? Sonsuzluk,
boşluk, çok boyutluluk? Sanki elinizi uzatsanız başka bir boyuta geçiverecekmiş
gibi. Tabii ben sanatçının hangi malzemeleri kullandığını söylemeden eserlerine
daldım değil mi. Paslanmaz çelik, taş (mermer, kumtaşı, oniks, granit vb.), cam
elyafı, pigment. Taş eserleri doğadaki varlıklara benzeterek, pigment
kullanılanlarda sınırsızlık, boyutsuzluk düşleriyle gezdik. Sergiyi bir kaç
kelime ile özetlemek istersek; büyüklük, sadelik, derinlik ve canlılık
diyebilirim.
Bana
hoş gelen bir şeyi de paylaşmadan geçemeyeceğim. Müzenin kafesi (müzedechanga);
bir süredir yemek-sergi eşleşmesi adlı bir proje uyguluyormuş. Sergideki
eserlere benzeyen yiyecekler ''Heykelsi Tatlar'' adlı menü ile sunuluyormuş.
Çarşamba ve cuma günleri rezervasyonla gidilebiliyormuş. Biz müzeden sonra
Emirgan Çınaraltı'nda kahve içerek gezimizi bitirdik.