Hafta
sonu şehrin gürültüsünden kaçmak için uygun bir yer. Sapanca'dan yukarı dağa
doğru epeyce çıkarak ulaşılan şirin Gürcü köyü. Bazı köy evleri yeniden villa tarzında yapılsa da kocaman bahçeleri
ve halen kalan köy evleri ile çok göze batmıyor. Tabii şimdilik. Çünkü köye
çıkılan yol boyunca inşat faaliyeti devam ediyordu. Köyün bahçe içindeki camisi
eskiden kalma ve görmeye değer. Hemen caminin karşısındaki restaurantta daha
önceki gidişimde oturup çay içmiştik. Bu kez daha yukarıdaki Menzara
Restaurant'a gittik.
Sahipleri Rizeli ve o yörenin ağzında
manzaraya menzara denirmiş. Tepeden Sapanca gölü ve dağ manzarasını seyrederek
tertemiz havayı ciğerlerimize çektik. Restaurantın içi ayrı terası ayrı güzel,
hangisini anlatsam, bahçe de cabası. En iyisi bu işi fotoğraflara bırakmak.
Masadaki sebzeler bahçeden, hatta biz de bahçede dolaşıp, bir kaç tane domates,
biber koparttık. Kahvaltı nefisti. Önce gözümüzü sonra karnımızı doyurduk.
Tabii ki bu kadar yiyeceği bitirmek mümkün değil ama her şeyin tadına bakmaya
çalıştık. Süs elmasından yapılan reçeli ben ilk kez duydum ve yedim. Kavurması
mükemmeldi. Yiğidin hakkını vermek gerek; eniştemin mıhlaması daha güzeldi.
Gece kalmak isteyenler de düşünülmüş, arkadaki bahçede oda düzenlenmiş.
Gece kalmak isteyenler de düşünülmüş, arkadaki bahçede oda düzenlenmiş.