4 Temmuz 2013 Perşembe

Fener- Balat


İstanbul’da gezmeye devam. Bu gün Fener-Balat ‘tayız. On sene evvel bir fotoğraf kulübü ile gezdiğim semte tekrar gittim Yarımada Gezi Rehberi’nin eşliğinde geziyorum. Eminönü- Kapalıçarşı gezimizde de ondan faydalanmıştık. Kitapta. Fotoğraf kulübü ile değil kardeşimle. Bu sene İstanbul’u,  Ayşegül Kaya’nın İstanbul Bitmeden Tarihi tarihi yarımada için rota verilmiş. Bizim bu gün ondört gezdiğimiz onbirinci rota.
Fener Rum Erkek Lisesi, İstanbulFener’den başlayıp Balat’a doğru yürüdük. Binaların çoğu eski kalıntıların üzerine yapılmış, hatta bazılarının altlarında sarnıçlar, kuyular, dehlizler hala duruyormuş. Fener daha çok Rumların, Balat ise daha çok Yahudilerin yaşadığı semtmiş.Sahilden bakınca kırmızı rengi ve legoya benzer yapısı ile dikkat çeken, herkesin patrikhane sandığı yapı Fener Rum Erkek Lisesi. Patrikhane sahile daha yakın küçük, ahşap bir yapı. Lise; Patrikhanede çalışacak eğitimli elemanlar yetiştirmek için kurulmuş.  Osmanlı sarayının, divan tercümanlarının, Eflak-Boğdan beylerinin, yazar ve şairlerin yetiştiği bir okul olmuş.

Fener-Balat, İstanbulVodina Caddesi, Fener-Balat, İstanbul
Semtin en hareketli yeri; Fener ve Balat’ı boydan boya geçen Vodina Caddesi. Caddede şirin ve şık dükkanlar açılmış.


Fener-Balat, İstanbulFener-Balat, İstanbulCaddeden Merdivenli Mektep Sokağı’na girince ‘’Fener Beyi’’ Dimitri Kantemir’in  evi/müzesi görülebilir. Dimitri Kantemir 15 yaşında Boğdan’dan rehine olarak İstanbul’a gelmiş bir bey oğlu. Fener Rum Erkek Lisesi ve Leipzig Üniversitesi’nde öğrenim görmüş; felsefe, dil, matematik, tıp eğitimi almış. Saray müziğine merak sarıp kendi geliştirdiği nota sistemiyle besteler yapmış. Tarih ve müzik konusunda çok sayıda eser vermiş. ‘’Osmanlı  İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi’’ isimli kitabı gibi. Bestelerinden günümüze ulaşan bazıları da Yapı Kredi Yayınlarından Yalçın Tura’nın çalışmasıyla ‘‘Prensin Müzik Kitabı’’ismiyle yayınlanmış.
Kanlı Kilise adıyla da bilinen Moğol Kilisesi/Muhliotissa Kilisesi, Bizanstan  bu yana hiç değişikliğe uğramaması ve aralıksız ibadete açık olması nedeniyle önemli. Kilisenin planı Heybeliada’daki kilise gibi yonca yaprağı şeklinde.
Fener-Balat, İstanbulFener-Balat, İstanbul Vodina caddesinde Balat’ın  ünlü tarihi taş fırınından simit alıp ilerledik. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Tahta Minare Camisi’ni ve hamamını gördükten sonra Hızır Çavuş sokağına girdik. Sokağın solundaki bakımsız, tuğla yapı Aşkenaz  Yahudileri tarafından yaptırılan Sinagog ve Yahudi Mahkemesi binasıymış. Sokaktan Vodina caddesine inip Lavanta sokağa doğru yürüdüğümüzde gördüğümüz sinagog ise Sefarad Yahudileri tarafından yaptırılmış. Vodina Caddesi üzerindeki Ahrida Sinagogu 1400 lü yıllarda Makedonyadan göçen Yahudilerce yaptırılmış. Gemi şeklinde olan dua okuma kürsüsünün,  Sefaradları  Osmanlıya getiren kadırgaları simgelediği düşünülüyormuş. Surp Hraşdegabed  Ermeni  Kilisesi ; melekler kilisesi, şifa kilisesi, mucizeler kilisesi olarak biliniyormuş. Yılda bir kez yapılan ayinde hastaların şifa bulduğuna inanılıyormuş. Mimar Sinan tarafından yapılan Ferruh Kethüda Camisi  ile gezimizi bitirdik. Sahilde kalan demir kilise olarak bilinen Stefan Bulgar Kilisesi, Kadın Eserleri Kütüphanesi gibi ilk gezimde gördüğüm bazı yerleri kitaptan okuyarak hatırladık. Zaten bir çoğu kapalı ya da gezilemiyor. O nedenle kilise, cami, sinagog fotoğrafı koymadım.
Fener-Balat, İstanbulFener-Balat, İstanbul  İlk gidişimde kapı önünde oturup günlük işlerini yapan, sohbet eden kadınlar, çocuklar çoktu. Bu kez ise dizi çekimi yapan ekipler ve etraflarındaki kalabalık ile kahvelerde oturan erkekleri gördüm. Karşı apartmana bağlanan çamaşır ipine asılan çamaşırlar nereye gitmiş diye baktığımdaysa; bazı binaların sahiplerinin değişerek yenilendiği ya da restore edildiğini, çamaşırların da artık balkonlara asıldığını gördüm. Yeni açılan güzel kafelerden bir ikisinde kahve içtik tabii. Burada kahvenin yanında fındık ve lokum getiriyorlar. İncirli kek extra.