23 Temmuz 2013 Salı

Tişört


boyama tişörtSüslü tişörtleri seviyorum. Tişörtleri kendim süslemeyi de seviyorum. Peki nasıl tişörtleri kendim süslüyorum? Tişörtleri kişiselleştiriyorum. Bu işi daha çok annemle beraber yapıyoruz. Benim yaptığım tişörtlerde kişiselleştirmede iki madde var, daha doğrusu iki çeşit var:
*Tişörtleri kendimce boyuyorum.Tabii kumaş boyasıyla.
*Tişörtlerin daha çok omuz-yaka kısmına düğme, boncuk gibi süsler dikiyoruz, yapıştırıyoruz. Bu süsler birbiriyle uyumlu oluyor.
 İkinci maddenin açıklanması gerektiğini düşünmüyorum ama birinciyi açıklayayım. Önce bir tişört seçiyorum ( renkli yada beyaz). Sonra bir desen belirleyip kurşun kalemle hafifçe çiziyorum. Sonra da bu deseni kumaş boyaları ile boyuyorum.
tişört boyamaBu iki madde ile tişörtlerim harika ve özel oluyor.
Yalnız kendime değil anneme de tişört boyadık.
Sadece tişört boyamıyoruz. Anneme kalsa her şeyi boyayabilir. Yaz tatilinde öğlen saatlerinde beni denize göndermediği zaman sıkıldım diye mızıklarken benimle birlikte boyadığı taşlar gibi. Her şeyi de süsleyebilir. Deniz ayakkabılarımız gibi.
deniz ayakkabısı süsleme
taş boyama




Akşam Disney Channel'da Hannah Montana'nın filmi vardı. Ben onu izlerken annem ve babam da benimle birlikte izlediler. Annemler ilk defa Disney Channel'da izlediğim bir filmi beğendiler. Beğenerek izlediler. Vay be sonunda onlara saçma  dedikleri Disney Channel'ı sevdirebildim.  Aferin bana.


Bunlar da çocukluğumdan.









18 Temmuz 2013 Perşembe

Keçiören



Keçiören, AnkaraKeçiören, Ankaraİstanbul'a biraz ara verdik. Bu gün Keçiören'deyiz. Ankara'nın en büyük ilçelerinden biri. Yeşillikler içindeki yürüyüş yolu, şelaleler, parklar ve Deniz Dünyası ile aklımda kalacak. Yürüyüş yolunun sonunda minik bir hayvanat bahçesi de var. Deniz Dünyası'nda ise balıklar ve deniz canlıları sergileniyor. Kurtuluş savaşı hazırlıkları sırasında Ankara'da kullanılan ilk karargah da Karargahtepe  bölgesinde. Atatürk 27 Aralık 1919' da Ankara' ya geldiğinde Keçiören'de Ziraat Mektebi'nde birkaç ay kaldıktan sonra istasyondaki Taş Bina'da çalışmalarını sürdürmüş. Ziraat Mektebi binası bu gün Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü olarak kullanılıyor. Atatürk'ün kullandığı odada ise o dönemim eşyaları sergileniyor.
Yeni yapılmakta olan kaymakamlık binası da oldukça hoş.


Deniz Dünyası, Keçiören, Ankara
Deniz Dünyası, Keçiören, Ankara 









Deniz Dünyası, Keçiören, AnkaraDeniz Dünyası, Keçiören, AnkaraÇankırı'dan doğan Çubuk çayı Keçiören'den geçerek, Etlik semtinde Hatip çayı ile birleşerek Ankara çayını oluşturuyormuş. Ankara çayı da Ayaş, Beypazarı ve Nallıhan'dan geçerek Sakarya ırmağına dökülüyormuş. Ankara çayı; ev ve sanayi atıkları nedeniyle uzun süredir kullanılabilir bir sulama kaynağı olmaktan çıkmış. Avrupa'nın ünlü kentlerindeki gibi şehrin ortasından geçen ırmak/çayları koruyabilseymişiz ne güzel olurmuş diye düşünmeden edemedim. Yapay göletler, havuzlar yerine onları hem tarım için hem de şehir estetiği için kullanabilirdik.
Keçiören’ de  görmek isteyip de göremediğim bir yer kaldı; VEKAM. Yani, Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi.  Eski Ankara bağ evlerinden biri. Semahat Arsel restore ettirerek vakfa bağışlamış. Ankara ile ilgili araştırma yapan herkesin faydalanabileceği kaynaklar bulunuyormuş.


Deniz Dünyası, Keçiören, Ankara

16 Temmuz 2013 Salı

Kız Kulesi



Kız Kulesi, İstanbulKız Kulesi, İstanbulKız Kulesi'ne gitmeyi gerçekten çok istiyordum ve sonunda gittik.
O gün annemle teyzemlere gitmiştik, Beşiktaş'a. Öğlen yemekten sonra annem ve teyzem bir yere kahve içmeye gideceğimizi söylediler, meğer Kız Kulesi'ne gidecekmişiz. Beşiktaş'tan vapurla Üsküdar'a geçip biraz     yürüdükten sonra Kız Kulesi vapuruna bindik. 
Kız Kulesi, İstanbulKız Kulesi, İstanbul                                                                                                 Kız Kulesi'ni gördüğüm anda bayıldım. İçerisi ve manzarası da çok güzeldi. Kız Kulesi'nden Sarayburnu'nu, Topkapı Sarayı'nı, Dolmabahçe Sarayı'nı, Boğaziçi Köprüsü'nü ve boğazı gördüm. İnanın Kız Kulesi'nde boğazı koklamak çok güzeldi. İstanbul'da boğazı koklayacağım ve Ankara'da denizi özledikçe burayı hatırlayacağım. Kayalıklardan azıcık yosun alıp teyzemin verdiği minik kutuya koydum, babama     koklatmak için.

Kız Kulesi'nde kahve, İstanbul Bu arada annemle teyzemin içtiği kahve çok güzelmiş. Ben kahve içmediğim için Ice tea içtim.

Kız Kulesi, İstanbulKız Kulesinden Kabataş'a oradan da Beşiktaş'a giderek Kız Kulesi gezisini bitirdik. Benim Kız Kulesi hakkında bilmediğim fakat öğrenince şaşırdığım ve ilgimi çeken bir kaç bilgiyi sizinle paylaşmak istedim. Kız Kulesi'nin 42 tane penceresi olması, 2500 yıllık bir tarihe sahip olması, seyir terasına 87 basamakla çıkılabilmesi gibi.

Kız Kulesi, İstanbul
Kız Kulesi, İstanbulDüşünsenize 2500 yıl az bir zaman değil ve Kız Kulesi bu 2500 yılda aşklara, ayrılıklara, savaşlara, efsanelere, sultanlara ve daha bir çok şeye tanıklık etmiştir. Bir insan bu olayları göremez, görmek için 2500 yıl yaşaması gerekirdi ki bu da imkansız bir şeydir.
Kız Kulesi, İstanbul








11 Temmuz 2013 Perşembe

Rahmi Koç Müzesi




Rahmi Koç Müzesi, İstanbul
Rahmi Koç Müzesi,  Hasköy’de;  yolun sağ tarafında,  12. yüzyıldan kalma bir Bizans binasının temelleri üzerine kurulmuş olan Osmanlı Lengerhanesi ( Lenger= çıpa ve zincir, hane= ev) ve yolun sol tarafında 1861’de Osmanlı Deniz Hatları Şirketi ( Şirket-i Hayriye) tarafından kendi gemilerinin bakım ve onarımı için yapılan Hasköy Tersanesi olmak üzere iki bölümden oluşuyor. 

Rahmi Koç Müzesi, İstanbulDeniz, hava, Karayolu ve demiryolu taşıtları, buharlı makinalar, bilimsel aletler, oyuncaklar, maket ve modeller, film ve baskı koleksiyonları, zeytinyağı fabrikası, tarım aletleri, motosikletler, bisikletler, kağnılar, at arabaları, su altı bölümü, nostaljik dükkanlar, deneyerek öğrenme bölümü (kaldıraç, makara vb.), keşif küresi ve daha bir çok şey görülebilir. Benim en çok ilgimi çekenler:
Rahmi Koç Müzesi, İstanbul*Mototren- La Littorina. İtalyan yapımı, hem ön hem arkada motor ve sürücü bulunan, tek vagonlu, lokomotif gerekmeyen tren.
*Saray orkestrası şefi Callisto Guatelli’nin 1861’de Sultan Abdülaziz için bestelediği Aziziye Marşı’nın eşliğinde incelediğimiz tren vagonu.
*Henry Ford’un tasarımı ahşap taxi  (max. hız 48 km/st).

*1922’de üretime başlanan en küçük ve en popüler olan, 1936 model kırmızı Austin 7 ( max. hız 97 km/st).

*Minyatür , gemi baş figürleri. İngiliz Milli Denizcilik Müzesi Cutty Sark Koleksiyonundaki orjinallerinin kopyaları. 1979’da Erbil Serter yapmış.
Gemi baş figürleri, Rahmi Koç Müzesi, İstanbul
Ahşap taxi, Rahmi Koç Müzesi, İstanbul








 
Rahmi Koç Müzesi, İstanbulBuharlı gemi,Rahmi Koç Müzesi, İstanbul
Ayrılmadan önce Hasköy-Sütlüce  Demiryolu ile nostaljik demiryolu seferi ve  1936 Hollanda yapımı buharlı römorkör Liman 2 ya da Kont Ostrolog isimli teknelerden biri ile Haliç turu yapılabilir.
 
 

Rahmi Koç Müzesi, İstanbul
Burası deniz kıyısında çok güzel   bir müze . Girişte aldığınız biletlerle;  müzeyi , eski Koç Müzesi’ni tek cümle ile anlatmak  gerekirse ;  gezebileceğiniz en güzel yerlerden biri diyebilirim.

Rahmi Koç Müzesi, İstanbulEvet , Koç Müzesi Ankara’da da var .Ama şu anda benim anlatacağım İstanbul’daki. Bir uçağın içini, eski trenleri gezebilirsiniz.
  Ayrıca deniz kenarında yavaşça gezebileceğiniz bir buharlı tren ve denizde püfür püfür rüzgar eşliğinde  gezintiye çıkabileceğiniz  bir vapura  binebilirsiniz . Biz müzeyi tepeden tırnağa gezdik. Bir de buharlı trene bindik. Aslında vapura da binecektik ama hava rüzgarlı belki üşürüz diye binmedik. Gezmeyi  bitirdiğimizde  ilk düşündüğüm müzenin ve manzaranın  ne kadar harika olduğuydu.
Austin 7, Rahmi Koç Müzesi, İstanbulBen müzeyi gezerken en çok teknolojinin nasıl hızla geliştiğini gördüm. Düşünsenize  eskiden tekerlek bile icat edilmemişken, buharla çalışan trenler varken şimdi son model trenler , arabalar, hatta çok gelişmiş uçaklar da var.     




4 Temmuz 2013 Perşembe

Fener- Balat


İstanbul’da gezmeye devam. Bu gün Fener-Balat ‘tayız. On sene evvel bir fotoğraf kulübü ile gezdiğim semte tekrar gittim Yarımada Gezi Rehberi’nin eşliğinde geziyorum. Eminönü- Kapalıçarşı gezimizde de ondan faydalanmıştık. Kitapta. Fotoğraf kulübü ile değil kardeşimle. Bu sene İstanbul’u,  Ayşegül Kaya’nın İstanbul Bitmeden Tarihi tarihi yarımada için rota verilmiş. Bizim bu gün ondört gezdiğimiz onbirinci rota.
Fener Rum Erkek Lisesi, İstanbulFener’den başlayıp Balat’a doğru yürüdük. Binaların çoğu eski kalıntıların üzerine yapılmış, hatta bazılarının altlarında sarnıçlar, kuyular, dehlizler hala duruyormuş. Fener daha çok Rumların, Balat ise daha çok Yahudilerin yaşadığı semtmiş.Sahilden bakınca kırmızı rengi ve legoya benzer yapısı ile dikkat çeken, herkesin patrikhane sandığı yapı Fener Rum Erkek Lisesi. Patrikhane sahile daha yakın küçük, ahşap bir yapı. Lise; Patrikhanede çalışacak eğitimli elemanlar yetiştirmek için kurulmuş.  Osmanlı sarayının, divan tercümanlarının, Eflak-Boğdan beylerinin, yazar ve şairlerin yetiştiği bir okul olmuş.

Fener-Balat, İstanbulVodina Caddesi, Fener-Balat, İstanbul
Semtin en hareketli yeri; Fener ve Balat’ı boydan boya geçen Vodina Caddesi. Caddede şirin ve şık dükkanlar açılmış.


Fener-Balat, İstanbulFener-Balat, İstanbulCaddeden Merdivenli Mektep Sokağı’na girince ‘’Fener Beyi’’ Dimitri Kantemir’in  evi/müzesi görülebilir. Dimitri Kantemir 15 yaşında Boğdan’dan rehine olarak İstanbul’a gelmiş bir bey oğlu. Fener Rum Erkek Lisesi ve Leipzig Üniversitesi’nde öğrenim görmüş; felsefe, dil, matematik, tıp eğitimi almış. Saray müziğine merak sarıp kendi geliştirdiği nota sistemiyle besteler yapmış. Tarih ve müzik konusunda çok sayıda eser vermiş. ‘’Osmanlı  İmparatorluğu’nun Yükseliş ve Çöküş Tarihi’’ isimli kitabı gibi. Bestelerinden günümüze ulaşan bazıları da Yapı Kredi Yayınlarından Yalçın Tura’nın çalışmasıyla ‘‘Prensin Müzik Kitabı’’ismiyle yayınlanmış.
Kanlı Kilise adıyla da bilinen Moğol Kilisesi/Muhliotissa Kilisesi, Bizanstan  bu yana hiç değişikliğe uğramaması ve aralıksız ibadete açık olması nedeniyle önemli. Kilisenin planı Heybeliada’daki kilise gibi yonca yaprağı şeklinde.
Fener-Balat, İstanbulFener-Balat, İstanbul Vodina caddesinde Balat’ın  ünlü tarihi taş fırınından simit alıp ilerledik. Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Tahta Minare Camisi’ni ve hamamını gördükten sonra Hızır Çavuş sokağına girdik. Sokağın solundaki bakımsız, tuğla yapı Aşkenaz  Yahudileri tarafından yaptırılan Sinagog ve Yahudi Mahkemesi binasıymış. Sokaktan Vodina caddesine inip Lavanta sokağa doğru yürüdüğümüzde gördüğümüz sinagog ise Sefarad Yahudileri tarafından yaptırılmış. Vodina Caddesi üzerindeki Ahrida Sinagogu 1400 lü yıllarda Makedonyadan göçen Yahudilerce yaptırılmış. Gemi şeklinde olan dua okuma kürsüsünün,  Sefaradları  Osmanlıya getiren kadırgaları simgelediği düşünülüyormuş. Surp Hraşdegabed  Ermeni  Kilisesi ; melekler kilisesi, şifa kilisesi, mucizeler kilisesi olarak biliniyormuş. Yılda bir kez yapılan ayinde hastaların şifa bulduğuna inanılıyormuş. Mimar Sinan tarafından yapılan Ferruh Kethüda Camisi  ile gezimizi bitirdik. Sahilde kalan demir kilise olarak bilinen Stefan Bulgar Kilisesi, Kadın Eserleri Kütüphanesi gibi ilk gezimde gördüğüm bazı yerleri kitaptan okuyarak hatırladık. Zaten bir çoğu kapalı ya da gezilemiyor. O nedenle kilise, cami, sinagog fotoğrafı koymadım.
Fener-Balat, İstanbulFener-Balat, İstanbul  İlk gidişimde kapı önünde oturup günlük işlerini yapan, sohbet eden kadınlar, çocuklar çoktu. Bu kez ise dizi çekimi yapan ekipler ve etraflarındaki kalabalık ile kahvelerde oturan erkekleri gördüm. Karşı apartmana bağlanan çamaşır ipine asılan çamaşırlar nereye gitmiş diye baktığımdaysa; bazı binaların sahiplerinin değişerek yenilendiği ya da restore edildiğini, çamaşırların da artık balkonlara asıldığını gördüm. Yeni açılan güzel kafelerden bir ikisinde kahve içtik tabii. Burada kahvenin yanında fındık ve lokum getiriyorlar. İncirli kek extra.

 

 





2 Temmuz 2013 Salı

Eminönü'nden Kapalıçarşı'ya



Eminönü, İstanbulKardeşim, kızım ve ben Tahtakale-Kapalıçarşı arasını gezmek üzere yola çıktık. Otobüsten Eminönü’nde inip, ara sokaklarda dolaşarak; takı, hediyelik eşya satan dükkanları gezdik. Tabii ki takı almadan çıkamadık. Tahtakale, Mercan derken Kapalıçarşı’nın Nuru Osmaniye Kapısı’na vardığımızda yorulup acıktığımızı  fark edip bir şeyler atıştırırken dinlendik.
Kapalıçarşı, İstanbulKapalıçarşı’nın sokak isimleri eskiden o sokaklarda üretim yada satış yapan esnaflardan alınmış. Birbirinden renkli, eski ve yeni eşyalar satan dükkanlar, lokantalar, kafeler, çeşme, cami ve atölyelerle dolu Kapalıçarşı ayrı bir dünya gibi. Biz de o dünyada rastgele sokaklara dalıp, kaybolarak, bak burada ne varmış diyerek saatlerce dolaştık. Arada  kahve molası vermeyi unutmadık.


Kapalıçarşı, İstanbul
Kapalıçarşı, İstanbul


Kapalıçarşı’nın Mahmutpaşa tarafından çıkıp geze geze Mısır Çarşısı’na doğru yürüdük. İstanbul’un en eski hanlarından olan Kürkçü Han, Büyük Valide Han gibi hanları gördük. Hediyelik eşya satılan Şark Han’ı dolaştık.
Yürümeye devam ederken burnumuza gelen nefis kahve kokusunu takip ederek meşhur kuru kahveci Mehmet Efendi’nin dükkanına ulaştık. Sıraya girip eve gider gitmez pişirmek üzere kahvemizi aldık ve Mısır Çarşısı’na girdik.

Mısır Çarşısı,İstanbulGelirleri ile Yeni Cami’nin bakımının yapılması için yaptırılan Mısır Çarşı’sında baharat kokuları eşliğinde dolaştık. Değme ressamların tablolarını aratmayan güzellikte düzenlenmiş aktarların vitrinlerini hayranlıkla izledik.


Ali Muhittin Hacıbekir, Eminönü,İstanbulKahve lokumsuz olmaz diyerek İstanbul’un en eski şekercisi Ali Muhittin Hacı Bekir’den lokum aldık. Hacı Bekir İstanbul’un 200 yıllık şekercisi.  Akide şekeri  ve lokumu geliştirerek tanıtan, yaygınlaşmasını sağlayan marka.
Hfız Mustafa, Eminönü, İstanbulKarşıdaki  şekercide de kahve içip lokum yedikten sonra eve dönmek için Yeni Cami’nin önüne geldik. Çok fazla kuş göremedik ama  kuş sesli düdüklerin sesini duyduk. Tekrar otobüse binip eve doğru yola koyulduk.
Tahtakale, Eminönü, İstanbul
Ankara’nın Suluhan’ı   buradaki ile karşılaştırılamaz. Evet  buranın adı Suluhan değil, burası İstanbul’daki Tahtakale. Hanlar ,takılar, nikah şekerleri ile dolu bir yer. Tabi bunlardan başka bir sürü şey de var. Ne ararsanız bulabilirsiniz. Biz burayı tam bir gün gezdik. Eve geldiğimizde saat akşamüstü altı idi. Geziye başladığımızda ise saat sabah ondu. Yani tam sekiz saat gezmişiz. Eve geldiğimizde ayaklarım biraz ağrıyordu. Ama o gün çok eğlendim. Eğer siz de giderseniz mutlaka ilginizi çekecek bir şeyler bulabilirsiniz ve çok eğlenirsiniz. Burada her yer rengarenk.
Tahtakale, Eminönü, İstanbulTahtakale, Eminönü, İstanbulBiz sekiz saat bir tek Tahtakale’yi değil aynı zamanda Kapalıçarşı’yı, Mısır Çarşısı’nı, hanların içini ve ara sokakları gezdik. Kendimi takı cennetine düşmüş gibi hissettim. Alışveriş merkezi gezmektense buraları gezip görmeyi tercih ederim. Çünkü buralar daha değişik ve ilginç . Hacı Bekir’in lokumları gerçekten mükemmel. Annemler tamamen kahve hastası olup orada kahve İçerlerken ben de bundan yararlanıp lokum yerken çok keyif aldığımı söyleyebilirim.
 Şimdi Tahtakale'den bahsedip Mısır Çarşısı ve Kapalıçarşı'dan bahsetmemek olmaz.
Kapalıçarşı'da neredeyse en çok gördüğüm şey kuyumculardı. Mısır Çarşısı'nda ise en dikkatimi çeken şey daha doğrusu burnumun en dikkatini çeken şey baharat kokularıydı.