Birkaç
yıldır aynı bölgeye tatile gidiyoruz. Geçen yıl Çiçekli Bahçe'de kalmıştık, bu
yıl Villa Del Mar'da kaldık. İkisi de Küçükkuyu-Assos
arasında, Kaz Dağları'nın yanıbaşında, yeşillikler içinde, sakin, şirin, küçük
yerler. Deniz buz gibi ama tertemiz. Yiyecekler nefis. Odalar temiz. Sahipleri
ve çalışanlar sıcakkanlı, ilgili ve güleryüzlü. Etraf zeytin ağaçları ile dolu.
Çiçekli Bahçe pansiyon havasında, odalar ufak. Villa Del Mar daha otel
havasında, odalar da daha büyük, ortak alanlar da daha geniş. Çiçekli
Bahçe'deki ev yapımı çeşit çeşit reçelleri ve beş çayındaki kurabiyeleri hiç
unutmadık. Villa Del Mar'ın da maskotu haline gelmiş olan sevimli köpeği
unutulmaz. Biz her ikisinden de dinlenmiş ve memnun bir şekilde ayrıldık.
Giderken
bir an önce denize atlamak hevesiyle sayıca az ve kısa molalarla yetindik ama dönüşte sık sık mola
verdik. Akçay'dan Dökmecioğlu'nun zeytinyağlarını yüklenip, Havran'da Çobanöz'e uğrayıp; zeytin, peynir, tarhana gibi yöresel
ürünlerden aldık. Eskiden yol Havran'ın içinden geçerdi, Çobanöz'ün eski
yerinden alışveriş yapıp tam karşıdaki kuruyemişçiden de Havran leblebisi
alırdık. Şimdi yol üzerindeki yeni yerine uğradık. Tabi orada leblebici yoktu. Gözümüze çarpan hoş
detayları paylaşalım istedik.
Susurluk'tan geçilir de Susurluk tostu yiyip
Susurluk ayranı içmeden olur mu? Sargın'ın Höşmerim'ini de unutmayalım. Tost ve
ayran için bizim tercih ettiğimiz yer Susurluk Belediyesi'nin tesisleri.
Balıkesir'in gelin domatesi, Karacabey'in soğanı, kavunu derken pazara giden
köy minibüsü gibi yola devam ettik. Onca yoldan sonra aldıklarımızı eve taşımak
zor gelince suratımız asılsa da kahvaltı masası hazırlayıp tatlarına bakınca keyfimiz tekrar yerine geldi.