Ankara'lı
değilim, Ankara'da yaşıyorum. Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünü severim
diyenlerden değilim. Ben Ankara'yı
seviyorum. Özellikle eski Ankara'yı, müzeleri ve parkları. Ayşe Kulin'in
birbirinin devamı olan Hayat ve Hüzün isimli kitaplarındaki Ankara ilgimi
çekince araştırdım.
Ankara'nın adının nereden geldiğiyle ilgili öğrendiklerimi paylaşmak istedim. Bilkent'teki çarşının adı hep ilginç gelmişti. ANKUVA ismini nereden bulmuşlar ki diyordum. Meğer Ankara'nın Hititler zamanındaki adıymış. Kızılay'da dolaşırken gördüğümüz Engürü pasajının adının sahiplerinin soyadı olabileceği tahmininde bulunmuştum. O da Selçuklu Türkleri tarafından üzüm bağlarının bolluğu sebebiyle Ankara'ya verilen üzüm şehri anlamındaki ENGURİ sözcüğünden geliyormuş. Hatta Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde de geçiyormuş. Frigya kralı Midas zamanında gemi çapası anlamına gelen ANKER, Galatlar zamanında ise çapa şehri anlamında ANKERİUM, ANGORA denirmiş. Hatta tufan zamanında Nuh'un gemisinin çapasının Ankara'da düşürüldüğü ve bu sebeple şehre çapa anlamına gelen ANGORA dendiği de söylenirmiş.
Bunların hepsi Ankara'nın adı ile ilgili söylenen hikayeler. Ben bunları nereden mi öğrendim? Mehmet Önder'in "Şehirden Şehire Anadolu" isimli kitabından (daha fazlasını merak edenler için).