30 Nisan 2013 Salı

Kitap




Debbie MacomberAnne-kız ilişkisini de anlatan son zamanlarda okuduğum ve çok etkilendiğim bir kitap var. Eminim bir çoğunuz yazarın farklı kitaplarını okumuşsunuzdur. Sıcacık, insanın içini ısıtan,  gülümseten romanlar. Yazarın başka kitaplarını da okudum ama şimdi  sözünü ettiğim 'Bahçemde Yeşeren Umutlar' , Debbie Macomber. Anneanne-anne-kız arasındaki ilişkiler ders verici. Elbette kitap sadece bu üçlü arasında geçmiyor. Diğer aile bireyleri ve çok farklı olaylar da var. Fazla anlatıp okuma keyfini kaçırmamak gerek ancak anne olmak zor zanaat. Emek zahmet çocuğunu büyütüp tam rahata ereceğim derken, kendi annenin sağlık sorunları baş gösterir, onların üstesinden gelirken, annenin kendi sağlık-yaşlılık sorunları yavaş yavaş başlar. Yani annelerin uğraşısı hiç bitmez. Olsun anne olmak yine de çok güzel ve herşeye değer.

Kitap okumayı seviyor musunuz? Ben boş zamanlarımda kitap okumayı çok severim. Kitap okurken sessiz bir ortamda olursam adeta o kitabın kahramanı olurum. Okurken kitabı kafamda resimlerim veya kitap bir bilgi veriyorsa onu sorgularım :)neden, niçin,ne zaman:). Hangi tür kitapları seversiniz? Eğer macera kitaplarını seviyorsanız; Kara Oklar Çetesi, Mavi Zamanlar, Sevginin Kuş Kanatları, Masal Masal İçinde adlı kitapları seversiniz.
Kara Oklar Çetesi, Mavi Zamanlar, Masal Masal İçinde, Sevginin Kuş KanatlarıBahar MasallarıMesela Kara Oklar Çetesi kitabında; babalarının bıraktığı hazineyi bulmaya çalışan çocuklar var. Kara Oklar Çetesi macera kitabı olmanın yanında tarihi yerleri de anlatıyor. Hem de güldürüp eğlendiriyor.

Masal Masal İçinde, Ahmet Ümit'in. Okumayı seven büyükleriniz onu tanır, çoğu zaman büyükler için yazan yazarımız şimdi de küçüklere yazmış. İstanbul Hatırası isimli kitabını benim ailemdeki büyüklerin çoğu okudu.
Bahar Masalları da kısa öyküler okumayı sevenler için.

25 Nisan 2013 Perşembe

Gramofon Cafe



Ankara kalesine çıkılan Koyunpazarı yokuşunda no: 28 de. Sahibi Gramofon ustalarından Ali bey.



Koyunpazarı yokuşu, Ankara
Koyunpazarı Yokuşu
Gramofon Kafe, Kale, Ankara
Cafe'nin dışarıdan görünüşü

 Gramofon Cafe plaktan hoş müzikler çalınan, her tarafın gramofon, plak, radyolarla dolu olduğu şirin mi şirin bir cafe. Tango yada sanat müziği dinlemeyi seviyorsanız Gramofon Cafe tam size göre. Ya da eski radyo, plak, gramofonları seviyorsanız.






Girer girmez karşıda dikkatimi çeken Atatürk köşesi.


Gramofon Kafe, Ankara Zeki Müren köşesi, Orhan Gencebay köşesi, duvarlardaki hatta tavandaki afişler, hayat mecmuası sayfaları, resimler. Hepsi de çocukluğumdan  o kadar çok şey hatırlatıyor ki nereye bakacağımı şaşırdım.


Gramofon Kafe, AnkaraMenü de mekana uygun, plaktan yapılmış.
  Çeşit çeşit gramofonlar, radyo ve pikaplarla dolu. Bir zamanların kralı FACİT marka hesap makineleri bile var. Tabii müzikler pikaptan. Kendinizi eski Türk filmlerinden birindeymiş gibi hissettirircesine.     
Gramofon Kafe, Ankara
Gramofon Kafe, Ankara

İnsanın içini mutluluk ve huzurla dolduran, şehrin içinde şehirden alıp çok uzaklara götürüp dinlendiren bir mekan.
Gramofon Kafe, Ankara
 

18 Nisan 2013 Perşembe

Samatya'dan Kumkapı'ya



Samatya, İstanbulTürkan Şoray ve Şener Şen'in oynadığı diziden beri yıllardır Samatya'ya gitmek aklımdaydı. Nihayet gidebildik. Kocamustafa Paşa tren istasyonunda inip Samatya meydanına çıktık. Kendimi küçük bir balıkçı kasabasına gelmiş gibi hissettim. Samatya'nın adı Yunanca kum anlamına gelen "psomatia" sözcüğünden geliyormuş. Samatya meydanında; Ali Haydar Ocakbaşı, Samatya Balık Evi, Kuleli Meyhanesi gibi her zevke hitap edecek lokantalar var. Meydandaki Namlı Şarküteri pastırması ile ünlüymüş.

Samatya, İstanbulSamatya' da her yıl 25-26 Ekim' de Balık Festivali, 6-7-8  Haziran'da ise Zil ve Caz Festivali düzenleniyor. Benim gibi zil ve caz da nereden çıktı demeyin. 17. yüzyılda Trabzon'dan İstanbul'a  göç eden Zilciyan ailesinden geliyor. Aile kalay-bakır-altın karışımından Mehteran Bandosu'na özgün ziller üretmiş. İmalathaneleri Samatya'da Mimar Sinan'ın eseri olan Ağa Cami Yanındaymış. Ailenin bir kolu 1920 lerde ABD'ne göç etmiş, İstanbul'da kalanlar 1970 sonuna kadar Avedis Zilciyan ustanın geleneğini sürdürmüş. Günümüzde pek çok senfoni orkestrası, caz ve pop bateristi ısrarla bu ailenin zillerini arıyor. TV de müzik programı izlerken dikkat ederseniz üzerinde zilciyan yazan zilleri görebilirsiniz.

Tren istasyonunun altındaki geçitle aynı yerde olduğu tahmin edilen eski Samatya kapısını göremesek de Studion Manastırı-İmrahor (ioannis)kilisesi-cami (İstanbul'da kısmen ayakta duran en eski kilise) gördükten sonra Samatya'dan Kumkapıya doğru yürüdük. Surp Kevork Kilisesi ,Meryem Ana Ermeni Kilisesi, Meryem Ana Rum Kİlisesi derken Kumkapıya gelmişiz. Ötesi başka bir güne diyerek Kumkapı'dan tekrar trene binip eve döndük.



Kadırga, İstanbul
Kadırga
Küçük Ayasofya, İstanbul
Küçük Ayasofya
Gezeceğim yere gitmeden önce Mehmet Önder'in Şehirden Şehire adlı kitabı ile Murat Belge'nin İstanbul Gezi Rehberi kitabını okumak gördüklerimden daha çok keyif almamı sağlıyor. Meraklılara öneririm.




Küçük Ayasofya, İstanbul
Küçük Ayasofya


16 Nisan 2013 Salı

Ankara



 Ankara'lı değilim, Ankara'da yaşıyorum. Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünü severim diyenlerden  değilim. Ben Ankara'yı seviyorum. Özellikle eski Ankara'yı, müzeleri ve parkları. Ayşe Kulin'in birbirinin devamı olan Hayat ve Hüzün isimli kitaplarındaki Ankara ilgimi çekince araştırdım.
Ayşe Kulin, Hayat, Hüzün


Ankara'nın adının nereden geldiğiyle ilgili öğrendiklerimi paylaşmak istedim. Bilkent'teki çarşının adı hep ilginç gelmişti. ANKUVA ismini nereden bulmuşlar ki diyordum. Meğer Ankara'nın Hititler zamanındaki adıymış. Kızılay'da dolaşırken gördüğümüz Engürü pasajının adının sahiplerinin soyadı olabileceği tahmininde bulunmuştum. O da Selçuklu Türkleri tarafından üzüm bağlarının bolluğu sebebiyle Ankara'ya verilen üzüm şehri anlamındaki  ENGURİ sözcüğünden geliyormuş. Hatta Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde de geçiyormuş. Frigya kralı Midas zamanında  gemi çapası anlamına gelen ANKER, Galatlar zamanında ise çapa şehri anlamında ANKERİUM, ANGORA denirmiş. Hatta tufan zamanında Nuh'un gemisinin çapasının Ankara'da düşürüldüğü ve bu sebeple şehre çapa anlamına gelen ANGORA dendiği de söylenirmiş.
Bunların hepsi Ankara'nın adı ile ilgili söylenen hikayeler. Ben bunları nereden mi öğrendim? Mehmet Önder'in "Şehirden Şehire Anadolu" isimli kitabından (daha fazlasını merak edenler için). 


2. Meclis, Ulus, Ankara
Ulus, Ankara
Kuğulu Park, Ankara
Gençlik Parkı, Ankara

Ulus, AnkaraÇankaya, AnkaraAtakule, Ankara


11 Nisan 2013 Perşembe

Adatepe Zeytinyağı Müzesi



Balıkesir-Çanakkale karayolu üzerinde Küçükkuyu çıkışında yer alan küçük, şirin bir  fabrika-müze. Küçükkuyu'daki eski sabun fabrikası restore edilerek hem zeytinyağı üretimine devam ediliyor hem de ülkemizin ilk zeytinyağı müzesi olarak gezilebilir.

Adatepe Zeytinyağ Müzesi, Küçükkuyu, ÇanakkaleMüze her gün  ,08.30-18.30 saatleri arası açık, giriş ücretsiz.
Müze girişinin hemen sağ tarafında satış mağazası var. Zeytin, zeytinyağı, sabun ve zeytinle ilişkili aklınıza gelebilecek her türlü hediyelik eşyayı bulabilirsiniz. Sunumlar şık, çalışanlar güleryüzlü, ürünler güzel.
 



Müze girişinde görülen Refika'nın resmi kadar öyküsü de güzel.


Adatepe Zeytinyağ Müzesi, Küçükkuyu, Çanakkale
Adatepe Zeytinyağ Müzesi, Küçükkuyu, ÇanakkaleZeytin, zeytinyağı ve sabun yapımıyla ilgili eskiden kullanılan araç gereçler ikinci katta sergileniyor.  Zeytin toplama aletleri, zeytinyağı presleri, taşıma ve saklama kapları, geleneksel yöntemle sabun yapımı aletleri görülebilir.


Adatepe Zeytinyağ Müzesi, Küçükkuyu, Çanakkale
Adatepe Zeytinyağ Müzesi, Küçükkuyu, Çanakkale 



 



   Benim en çok ilgimi çeken Refika’nın öyküsü ve sabun yapımı idi. Refika eskiden Adatepe köyünde yaşayan, herkesin çok sevdiği, güzel, neşeli, iyi dans edip şarkı söyleyen, yardımsever bir kızmış. Birinci Dünya savaşından sonra anlaşma sonucunda Refika da diğer Rumlarla birlikte Yunanistan’a yerleşmiş. Bütün köy onun gidişine çok üzülmüş, adına türküler yakmışlar. Yıllar sonra Refika’nın izini bulmak için Sakız adasına gitmişler. Refika’nın izini bulamamışlar ama şans eseri bir antikacıda buldukları güzel bir kız resmini belki Refika’dır diye alıp köye getirmişler. Köyün yaşlıları evet  bu Refika deyince de onun anısını yaşatmak için müzede ve ürünlerinde resmini kullanmaya karar vermişler.
 


Adatepe Zeytinyağ Müzesi, Küçükkuyu, Çanakkale




4 Nisan 2013 Perşembe

MTA Tabiat Tarihi Müzesi

Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, AnkaraAnkara'da kış aylarında gezilecek en iyi yerler müzelerdir derim. En son kızımla Tabiat Tarihi Müzesi'ne gittik. Kızılay'dan yaklaşık 20 dakika ara ile geçen 132 nolu ODTÜ-Yüzüncüyıl-Ulus otobüsüne binip, müzenin önünde indik. Müze MTA' nın; Yüzüncüyıl girişinde, pazartesi dışında hergün açık, giriş ücretsiz, ulaşım kolay. Müze eğlenceli ve eğitici.

MTA bünyesinde 1968 yılında kurulmuş, 2003 yılında bu binaya taşınmış.


Güneş sistemi ve dünyanın oluşumu giriş katında yer alıyor.

Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, AnkaraGüneş sistemi, Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, Ankara

Birinci kattaki fosiller (deniz lalesi, deniz kestanesi gibi), nesli tükenen/tükenmeyen hayvan örnekleri, ülkemize ait önemli hayvan ve bitki örnekleri etkileyiciydi.


Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, Ankara
Balina iskeleti
Dinazorlar, Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, Ankara
Dinazorlar

 Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, AnkaraTabiat Tarihi Müzesi, MTA, Ankara


Mineral örnekleri ve kayaçlar ile Türkiye madencilik tarihi Bölümü ise ikinci katta sergileniyor.


Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, AnkaraTabiat Tarihi Müzesi, MTA, Ankara

Birinci kattaki mağara örneği. Sarkıt, dikitler ve damlayan su sesiyle gerçek bir mağaradaymış hissi yaratıyor.


mağara maketi,Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, Ankara

Bu müze dünya ve gezegenlerin oluşumundan günümüze kadar uzanan tarihi anlatıyor. Giriş katında güneş sistemi ve gezegenleri, dünyanın oluşumundan bu güne kadar hangi canlıların olduğunu, nasıl evrim geçirdiklerini öğrendim. İlgimi en çok çeken bölümler üst kattaydı. Deniz canlılarının fosilleri, fil, balina ve T-rex iskeleti. Yine üst katta ilgimi çeken başka bir bölümde ülkemize ait hayvan ve bitkileri görebilirsiniz. Örneğin; tavşan, flamingo, panter, kurt, kuş türleri ve daha bir çoğu.
 

Panter, Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, AnkaraDevekuşu, Tabiat Tarihi Müzesi, MTA, Ankara



2 Nisan 2013 Salı

Mutluluk

Uzun zamandır görmediğim bir davranışı görmek beni çok mutlu etti ve paylaşmak istedim. Birkaç  ay önce birkaç günlüğüne İstanbul'a gitmiştik. Bakırköy çarşısında gezerken 'Kent Shop ' ayakkabı mağazasından kızıma bot almıştık. İki ay sonra ayakkabının tekinin yan tarafı açıldı. 2012' nin son hafta sonlarından birinde yine İstanbul'daydık, yeni bir ayakkabı almak üzere çalışanların güleryüzlü yaklaşımlarından memnun kaldığımız için aynı mağazaya gittik. Yeni bir bot alıp, önceki alışverişimizden söz ettik. Mağaza görevlisi bizi bilgilendirerek; aynı sezon içinde oluşan hasarın değerlendirilmesi gerektiğini , bu nedenle ayakkabıyı götürürsek üretici firma ile görüşebileceklerini söyledi. Ayakkabıyı kargo  ile İstanbul' a gönderdik. Teyzemiz botu mağazaya götürdü. Sağ olsunlar fişini de bulamadığımız halde hiç sorun çıkarmayıp, biz kayıtlardan buluruz diyerek ilgilenmişler. Üretim hatası olarak değerlendirerek teyzesinin beğendiği yeni ve farklı bir bot ile değiştirmişler. Kızım şimdi yeni botlarını çok  severek giyiyor. Her giydiğinde de olayı hatırlayıp mağaza sorumlusu ve çalışanlarına tekrar tekrar teşekkür ediyoruz.

Bu yaşadıklarımız bize Leo Buscaglia'nın Sevgi Öyküleri adlı kitabını hatırlattı. Ama mutluluk veren bu davranışlar sadece kitaplarda değilmiş diyerek keyiflendik.
 İstanbul fotoğraflarımız:

İstanbul BoğazıEmirgan korusu, İstanbulİstanbul BoğazıİstanbulBen Ankara'da oturuyorum, anneannamler İstanbul'da. Ben çoğu yaz onlara kalmaya giderim (anne babanız işteyken, özellikle yazın evde yalnız başınıza veya bir etüt yada yaz okulunda sıkılmaz mısınız?). İstanbul bence çok tarihi ve güzel bir şehir. İstanbul'dayken bir çok yer gezerim ve hepsini çok beğenirim. Hiç unutmam ve neredeyse herkese anlatırım (tabii konusu geçince). Galata kulesi, Ayasofya, Yerebatan Sarnıcı, Kapalı Çarşı, Burgaz Ada gezdiğim yerler. Galata Kulesi Taksimden aşağı doğru inerken, yani ben öyle gittim. Çok güzel, değişik, manzaraya hayran kaldım. Ayasofya ve Yerebatan sarnıcı birbirine çok yakın. Adlarını hiç duymadıysanız hemen araştırın derim. Kapalı Çarşıyı en çok kızlar sever. Ben de çoğu kız gibi hayran kaldım. En çok takı, incik, boncuk gibi şeyler ilgimi çekti. Burgaz Ada faytonla gezilen, şirin, küçük bir ada. Vapurla giderken Büyükada'dan sonra. Kız Kulesine gitmedim ama gitmeyi düşünüyorum. Denizin ortasında şirin bir kule olduğunu biliyorum. Bir kral, kızını cadı zehirlemesin diye bu kuleye kaçırır. Her gün muhafızlar yemek getirir. Bir gün yemek sepetinin içine zehirli bir yılan girer ve kız ölür. İşte bana anlatılan Kız Kulesi masalı bu.