Çocukluğumda
yıllarca gittiğimiz bölgeye gidip dolaşmak beni o zamanlara
götürdü. Onlarca sene her yaz Karamürsel'deki yazlık evimize
giderek hem denize girer hem de çevreyi gezerdik. Değirmendere'den
Yalova'ya kadar sahil boyunca dura geze düşüne gittik. Benim için
güzel bir geçmişe yolculuktu. Yolun sağ tarafında yazlık evler,
sol tarafta da bahçeler vardı. Şimdi bahçeler çook azalmış,
her yer bina dolmuş, iş yerleri-atölyelerle meskenler birbirine
karışmış. Eskiden de biraz öyleydi ama ben çocuktum hem de bu
kadar değillerdi. Sanırım İzmit Körfezi çevresi hep böyle.
Yazık etmişiz o bahçelere, hala tatlarını unutamadığım
''Şekerli'nin'' (hep şekerlim diyerek konuşan, bahçesinden
topladığı meyveleri satan hanım) şeftali, erik, elma ve incir
ağaçlarına.
Değirmendere
sahilinde biraz yürüyüp oradan Karamürsel'e geçtik. Sahilde
yürüyüş sonrası çay bahçesinde oturduk, eskiden de böyle
yapardık diyerek. Dinlendikten sonra; bahçeler, seralar, kağıt
fabrikası, iplik fabrikası derken son durak Yalova Termal. Yol
üstünde geçmişte bizim olan evi görüp, bahçede, sahilde
fotoğraf çekmeden geçemedim elbette. Eski tanıdıklardan biri var
mı diye balkonlara ve pencerelere de bakmadım değil yani. Hey gidi
Zümrüt Kent hey! Nevzat amca, Kıymet teyze, Coşkun bey, Belkıs
teyze...Yol boyunca sık sık görülen ekmek fırınlarından ekmek
almadan olmaz. Simit dolma da alıp annemin nasıl yaptığını
kızıma anlattım, siz de merakta kalmayın. Canım annem, poğaça
büyüklüğünde kesip arasına peynir-maydanoz koyup yumurtaya
bulayıp kızartırdı. Alıp götürsem yine yapar mı?
Termal'de
aynı köşelerde ortancalarla fotoğraf çektirip, geçmişe dalıp,
epeydir kapalı olan Yalova Termal Atatürk Evi'ni gezdik.
Annem
ve babam Termal'e gideceğimizi söylediklerinde orada ne görebiliriz
ki diye düşündüm. Ama sadece basit banyo-havuz değilmiş. Canlı
ağaç müzesi olan Termal'e basit diyemem, orada yerli tür ağaç
adedi yaklaşık 1039 ve yabancı tür ağaç adedi yaklaşık 805.
Yani bir orman gibi. Aynı şekilde ortancalar ve diğer çiçekler
de ağaçlar kadar güzel. Bir de orada Atatürk'ün yılda yaklaşık
üç ay kaldığı köşk var. Toplam 11 oda ve 3 salon bulunana evde
Atatürk'ün ve manevi kızlarının odaları var. Köşk iki katlı
ve çok güzel. Köşkün her camından farklı bir manzara
görebilirsiniz, ormanın içinde gibi.