18 Şubat 2014 Salı

Topkapı Sarayı Müzesi


Yarıyıl tatilinde, hazır İstanbul'a gitmişken Topkapı Sarayı'nı yeniden gezelim dedik. Otobüsle Beyazıt'a gidip oradan da etrafımıza bakına bakına minik bir şehir gibi olan saraya yöneldik. Minik bir şehir gibi çünkü sadece saray/ev değil. Padişahların yaşam alanı, devletin idare merkezi, bahçeleri, müzesi, köşkleri, darphane, saray mutfakları, kütüphane, cami, hamam, okul ile evet şehir içinde şehir.Topkapı Sarayı, Adalet-Divan Meydanı,İstanbulTopkapı Sarayı, Alay Meydanı, İstanbul 
Topkapı Sarayı; Sarayburnu'nda, İstanbul'un yedi tepesinden birinde, en eski yerleşme bölgesinde. Fatih Sultan Mehmet 1453' de İstanbul'u fethettiğinde; Beyazıt'ta şimdi İstanbul Üniversitesi'nin olduğu bölgede ''Eski Saray'' diye bilinen  ilk sarayı yaptırmış. Topkapı Sarayı 1475-1478 yılları arasında yapılmış.
Topkapı Sarayı, Bab-üs Saade kapısı, İstanbulTopkapı Sarayı, İstanbulBiz Sultanahmet Meydanı'ndan, III. Ahmet Çeşmesi'nin bulunduğu taraftan Bab-ı Hümayun'dan (saltanat kapısı) sarayın ilk meydanına (Alay Meydanı) girdik. Hemen solda Bizans'tan kalan en eski yapı olan Aya İrini dışardan görülebilir. Aya İrini ziyarete kapalı, görmenin tek yolu burada düzenlenen konser gibi bir etkinliğe katılmak. Ben yıllar önce bir opera temsili için gelmiştim. Denk gelse yine görmek isterdim. Aya İrini, silahhane ve Müze-i Hümayun (ilk askeri müze) olarak kullanılmış.
Topkapı Sarayı, İstanbul
Topkapı Sarayı, İstanbulTopkapı Sarayı, İstanbulAlay meydanının sonunda ikinci kapı Bab-üs Selam (müze girişi) var. Öğrenciler ücretsiz  girebiliyor ama yine de öğrenci kimliği göstererek, epeyce bir süre sıra bekleyip  giriş bileti almak gerekiyor. Bab-üs Selam'ı geçince Adalet Meydanı/Divan Meydanı'na geliyoruz. Saray ahırları, harem girişi, kubbealtı, saray mutfakları hep bu ikinci meydanda. Mutfak bölümündeki Çin porselenleri dairesi dünyanın en büyük Çin porselenleri koleksiyonuna sahipmiş. Kubbealtı; Divan-ı Hümayun'un (şimdiki bakanlar kurulu diyebiliriz sanırım) toplandığı yer. Cülus (padişahların tahta çıktıklarında bahşiş dağıttıkları tören), cenaze, ulufe töreni  (yeniçerilere maaş ödemesi)  gibi törenler hep bu meydanda yapılırmış. Meydanın sonundaki Bab-üs Saade (saadet/mutluluk kapısı) ile üçüncü meydana geçiliyor ki artık buradan sonrasına herkes giremezmiş. Tam karşıdaki Arz Odası; padişaha divan kararlarının arz edildiği yermiş. Bu meydanda; kitaplık, çeşme, Enderun koğuşları, cami, hamam, kiler, hazine, has oda ve buralarda sergilenen koleksiyonlar görülebilir. Benim en çok ilgimi çekenler; Yavuz Sultan Selim'in hazineyi açan, yüzük şeklindeki mührü, tören kalkanları ve tılsımlı gömlekler oldu. Tılsımlı gömlekler; sefere çıkarken giyilirmiş ve giyen kişiyi nazardan, kötülüklerden korur, şifa verirmiş. Binaların arasından geçerek sarayın son meydanı, sultana özel alan olan  Sofa-i Hümayun'a çıkıp köşkler ve bahçeler gezilebilir, bahçeden Marmara Denizi-İstanbul Boğazı-Haliç manzarası izlenebilir. Topkapı Sarayı'ndan boğaza bakış, İstanbulTopkapı Sarayı'ndan Haliç'e bakış, İstanbulEdebiyat Kafe, Sultanahmet, İstanbulHarem en sona kaldı. Her zaman çok sıra olurdu, bu kez azdı ama acıktığımız ve yorulduğumuz için başka sefere diyerek girmedik. Aaa unutmadan, hareme girmek için öğrenciler de dahil ayrıca bilet alınıyor. Açlığımızı Sultanahmet meydanındaki Sultanahmet Köftecisi'nde giderip, yorgunluğumuzu da hemen onun yanı başındaki Edebiyat Vakfı'nın yerinde kahve içerek attık. Tatlılar; sunum ve renkleriyle çok güzellerdi, en azından fotoğraflayalım dedik (tok ağırlamak zordur ya). Şubat soğuğunda bu kadar dolaşmak yeter diyerek otobüse binmek üzere tekrar Beyazıt' a doğru yürüdük.