16 Eylül 2014 Salı

Aqua-Vega


Bir alışveriş merkezinde içinde yüzlerce balık bulunan bir akvaryumun varlığını duyduğumda pek de inanmadım. Fakat öyle bir yer varmış (Ankara'da Nata Vega AVM de). İçeri girdiğimde kendimi balıkların arasında, sualtında gibi hissettim. Akvaryumlarda çeşit çeşit balıkların dışında; deniz yıldızı, deniz yılanı, ıstakoz, köpek balıkları ve farklı deniz canlıları bulunuyor. 
En ilgimi çekenlerden başlamak gerekirse, deniz yıldızlarına kendimi bildim bileli hayranım. Bu yüzden akvaryumdaki deniz yıldızlarını da çok sevdim. Palyaço balığı deyince aklımıza ilk Nemo'nun filmi gelir. Palyaço balıklarını görünce benim de aklıma ilk gelen Nemo oldu. Çok şirinler. Palyaço balıklarının beraber yaşadığı deniz canlıları da onlar kadar renkli ve güzellerdi. Bir de daha önce hiç görmediğim ve duymadığım bir hayvan ilgimi çekti, Atnalı Yengeci. Bana ilginç gelen özelliği dinazorlardan bile daha önce varolmuş olmasıydı. Yaşayan fosillere örnekmiş. Yemek yemeden bir yıl yaşayabilirmiş, kanı mavi renkliymiş ve bir örümcek türüymüş. Bunları gördükten sonra cam bir tünele giriyorsunuz ve üzerinizden, yanınızdan köpekbalıkları, vatoslar ve daha bir çok balık geçiyor. Çok hoş bir his.









 

10 Eylül 2014 Çarşamba

Kıbrıs

Girne, Kıbrıs, günbatımıGirne Limanı, KıbrısHerkesin farklı bir gidiş nedeni olabilir elbette, bizimki yüzmek ve kafa dinlemek içindi. Bolca yemek de buna eklendi ama olsun dinlendik de yüzdük de. Az gezdik çok yedik. Nereler? Neler?
Girne, KıbrısGirne, Kıbrıs, günbatımıGirne Limanı geçmişte ticari amaçla kullanılıyormuş ama şimdi balıkçı tekneleri, yatlar, kafe ve restoranlarla dolu, klasik ada ve liman havasında. Girne Kalesi de limanda. M.Ö. 3.yy.da yapıldığı tahmin edilen batık gemi kaledeki Batık Gemi Müzesi'nde sergileniyor. Bu geminin keşfedilen en eski ticari gemi batıklarından olduğu sanılıyormuş. Çarşı içinde onlarca yıl önceki kumaş ve porselen satan mağazaların yok denecek kadar azalması üzücüydü. Benim hep şikayetçi olduğum her yerin birbirine benzeme özelliğinden Kıbrıs da nasibini almış.
KıbrısKıbrısKıbrısGirne, Kıbrıs  Hellim Peyniri, kolokas, pirohu, babutsa, ceviz macunu ve verigo yedim, şeftali kebabını Kıbrıs'da değil ama çok sevdiğim bir arkadaşımın annesinde yemiştim. Soğan, maydanoz ve kıyma ile yaptığı köfteleri üzerlerine halka şeklinde kesilmiş birer dilim domates yerleştirerek koyun iç zarına sarıp ızgarada pişirmişti. Kolokas; patates-mantar arası bir tatta, kuzu eti ile yahni şeklinde pişirilen, Karpaz ve Yeşilırmak bölgelerinde yetişen patates türü bir sebze. Babutsa; diken inciri de deniyormuş, bizim kaktüs meyvesi dediğimiz şey. Ceviz macunu; taze cevizin kabuğu soyulup, suda bekleterek acılığı gittikten sonra karanfil, badem ile kaynatılıp, şeker eklenirmiş ve genelde kahve içildikten sonra ikram edilirmiş. Pirohu; Kıbrıs'a özgü hamur yemeği, hamurun içinde nor(bizim lor gibi) ve nane koyup, suda haşlanıp, üzerine hellim peyniri serperek sıcak servis yapıyorlar. Peynirli mantı gibi diyebilirim. Kaldığımız otelin aşçısı içli köfteyi de içi peynirli yapmıştı, değişik ve hoş bir lezzetti, özel bir adı var mı bilmiyorum. Verigo da Kıbrıs'a özgü iri pembe taneli bir üzüm cinsi. Bu ne, üzüm mü erik mi diyerek yedim. İsminin öyküsü hoş; eve gelen İngiliz bir gruba ev sahipleri bu üzümden ikram eder, yedikleri üzümü çok beğenen konuklar ''very good'' derler. O günden sonra köylüler kelimeyi tam hatırlayamaz ve akıllarında kaldığı kadarıyla ''verigo'' derler. Yeşilırmak bölgesinde bulunan 51 yıllık Verigo asma ağacı Guinness Rekorlar Kitabı'na girmiş. Bu ağaç 224 m2 alan kaplıyor ve yılda 3 ton üzüm veriyormuş.
 









2 Eylül 2014 Salı

Beypazarı

Beypazarı, Ankara, Taş MektepBeypazarı, AnkaraBeypazarı; Ankara'nın konakları, yemekleri, eski yaşam kültürünün korunması ile ünlü, görülmesi gereken ilçelerinden biri. Ankara'ya yaklaşık 100 km. Arabayla İstanbul yoluna çıkıp, Sincan-Yenikent yol ayrımından devam edip Ayaş-Beypazarı yoluna girerek ulaşılabilir. Etlik otobüs terminali yada Ankamall AVM önünden otobüs/minibüslerle de gidilebilir. İstanbul'a 320 km. TEM otoyolundan Adapazarı'nda Akyazı çıkışına girip Ankara tabelalarını takip ederek ulaşılabilir. Her yıl haziran ayında ''Geleneksel Tarihi Evler, El Sanatları, Havuç ve Güveç Festivali'' düzenleniyor. 
Beypazarı, AnkaraBeypazarı, AnkaraBeypazarı; Hitit, Frig, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış. Bizans'ın psikoposluk merkezi, Selçuklu döneminde, İstanbul -Bağdat yolu üzerinde bir ticaret merkezi, Osmanlı döneminde ise tımarlı sipahi merkezlerinden biri olmuş. Sipahi beyleri, ticaret ve ekonomik hayatın yoğunluğu nedeniyle Beğ Bazarı diye adlandırılmış.
Beypazarı, Tarih ve Kültür Müzesi, AnkaraBeypazarı, AnkaraZemin katı taş, üst katları ahşap, 2-3 katlı konakları ile ünlü. Evlerin guşgana-kuşluk denilen çatı katları; yazın kışlıkları hazırlayıp kurutmak, kışın ise saklayıp korumak için kullanılmış. Konakların bir kısmı restore edilip otel, pansiyon, müze, iş yeri olarak kullanılıyor. Türk Hamamı Müzesi'ni gezip, külhanbeyi sözünün nereden geldiğini öğrendik. Beypazarı Tarih ve Kültür Evi restorasyon nedeniyle kapalıydı. Neyse ki daha önce geldiğimizde gezmiştik diyerek Yaşayan Müze'ye doğru yürüdük. Müze; girişinde ve odalarında sizi karşılayan, yerel giysili rehberleriyle, rehberlerin güzel anlatımlarıyla, yerel hikaye ve bilmeceleriyle orada yaşamışsınız hissi yaratıyor. Komşu eve oturmaya gitmiş gibi oturup, konuşup, dolaşıp, üstüne bir de yemeklerini yiyince kırk yıllık Beypazarlı olup ayrılıveriyorsunuz. Halk Evi, Kent Tarihi Müzesi de gezilebilir.
Beypazarı, Yaşayan Müze, AnkaraBeypazarı, Türk Hamamı Müzesi, AnkaraTelkari gümüş işlemeciliği, dokumacılık (ipek bürgü yöreye has dokuma), yemenicilik, bindallı-el işlemeleri, dövme bakırcılık, demircilik, semercilik, saraçlık (at ve at arabalarında kullanılan deri aksamın tamir ve üretimi) gibi el sanatları gelişmiş. Alaaddin, Demirciler, Kalaycılar ve Çilingirler sokaklarında hepsini görebilirsiniz. 
Beypazarı, Yaşayan Müze, AnkaraBeypazarı, güveç, yaprak sarma, AnkaraYola biraz geç çıktığımız için ,Hıdırlık tepesi ve İnözü Vadisi'ne gidemedik. Karaşar yolu üzerindeki İnözü Vadisi; Hitit ve Frigler zamanında yaşam alanı, Roma döneminde ise manastır olarak kullanılmış. Vadi koruma alanı, ülkemizin 184 önemli doğal kuş alanından biri, yüzlerce kuş ve kelebek için yaşam alanı. Beypazarlıların yazlık bağ evlerinin olduğu bölge şimdi asma bağları ve bahçelerle doluymuş.
Taş fırınlarda, toprak güveçlerde pişen yemeklerini yemeden dönmek olmaz. Tarhana çorbası, etli yaprak sarma, güveç (parça etli pilav), bazlama ekmeği, Beypazarı kurusu, baklava, havuç lokumu bizim tattıklarımız. Alaaddin sokak üzerinde yiyecek alışverişi yapabileceğiniz ve oturup yemek yiyebileceğiniz yer çok. Biz daha önce de tercih ettiğimiz gibi Taş Mektep'i seçtik. Lezzetli yemeklerin üstüne gelen çay da nefisdi. Benim gibi kahve sevenler için bile.