25 Mart 2014 Salı

Kış biterken

el işi, örgü boyunlukel işi, örgü boyunlukBu yıl çok soğuk ve yağışlı geçmese de kış kıştır işte, bahar gibi insanın içi neşe ve enerji dolmuyor. Kış deyince ilk aklımıza gelen karı bu yıl pek göremesek, kardan adam yapamasak da kışı bitirdik, bahar geldi gibi (tabii Ankara'dan söz ediyorum). Ağaçlar çiçeklendi, hava ısındı, güneş pırıl pırıl, hiç evde durasım yok, hep sokakta olup yürüyesim var. Kış nasıl mı geçti? Her zamanki gibi hava iyiyse yürüyüşe çıkıp, kötüyse kitap okuyup, örgü örerek. Kitapların bir kısmını paylaştık, sıra örgülerde. Benim için örgü örmek terapi gibi. İplerin renkleri, yumuşaklığı, örgü örme işi, ortaya çıkan ürünün her biri ayrı ayrı rahatlatıcı etkiye sahip. Sevdiğimiz birine hediye ettiğimizde onun beğenip kullanması da bonusu. Çocukluğumdan hatırladığım kadarıyla çevremdeki kadınların çoğu örgü, dantel gibi el işleri ile uğraşırlardı. Hatta bir aralar annemle babam; sap, deri, bakır-pirinç levhalar, cam kırığı gibi değişik malzemelerden tablolar yaparlardı. İlerlemiş yaşına ve pek de iyi görmeyen gözlerine inat babaannem de hiç boş durmazdı. El bezi (o zamanlar misafire yiyecek ikram edildikten sonra ellerini silsin diye ıslak el bezi getirilirdi), lif (banyo yaparken vücudu sabunlamak için) gibi ufak şeyler örüp gelene gidene hediye ederdi. Ailemdeki kadınlar boş boş TV izlemez, izlerken örgü örerlerdi. Galiba bana da onlardan bulaşmış. Hiç biri iddalı değildi, ben de öyle. Bizimki sadece boş durmamak. Ha bu boş durmamak da ailesel. Dedem de yapacak iş bulamayınca evdeki suyu döküp, yeni su getirmeye çeşmeye giderdi. O zamanlar sular bir telefonla damacanayla eve gelmezdi. Herkes kendi suyunu mahalledeki çeşmeden kendi taşırdı. Sonradan su taşıma işi yapanlar çıksa da dedim ya bizim evdekiler boş duramazdı. Aileden gelen başka şeyler de var tabii; yürümek, gezmek...Sağdaki babaannemden, soldaki anneannemden.
el işi, örgü süsel işi, örgü el bezi, tutacak