.jpg)
Kahve;
Habeşistan'ın (Etiyopya) Kaffa yöresinden 15.yüzyılda
Arabistan'a oradan da Anadolu, Avrupa ve tüm dünyaya yayılmış.
İstanbul'da ilk kahve 1554'de Tahtakale'de açılmış. Hatta Türk kahvesi Tahtakale'de bir sokağa adını da vermiş (Tahmis Sokak, Tahmis: kurukahve, Tahmisci: kurukahveci). Kahveler;
kitap okunan, tavla, satranç oynanan, şiir-edebiyat söyleşileri
yapılan yerlermiş. Evliya Çelebi'ye göre 1630 da İstanbul'da 55
kahve varmış. Kahvehaneler Anadolu'da da yayılmış.
.jpg)
%2B(324x450).jpg)
Mangalda
pişen kahvelerin içilip sohbetlerin edildiği kahveler zamanla
nargile de içilen, tavla, domino ve satranç gibi oyunlar oynanan
yerler olmuş. Edebiyat, meddah, yeniçeri, mahalle kahveleri gibi
çeşitler oluşmuş. 19. yüzyılın ikinci yarısında kıraaathane
denen yeni bir kahve tipi türemiş ki buralar; gazete, dergi, kitap
okunan yerlermiş. Kıraaathanelerde çay, ayran, meyve suyu gibi
içecek çeşitleri de artmış. Günümüzde ise kağıt vb.
oyunlar, internet, yemek yeme, oyun oynama, eğlenme, iletişim
merkezi, boş vakit geçirme gibi pek çok işlevi yerine getiren
lokal, klüp, kahvehane, kafe, oyun salonu, internet kafe, çay
ocağı, çay bahçesi, sabahçı kahvesi, öğrenci kafe gibi pek
çok isimle ve pek çok tarzla yaşıyor. Sosyalleşme ortamı, bir
gruba ait olma, zaman zaman işsiz güçsüz yeri zaman zaman da
memleketin kurtarıldığı toplantı ve propoganda merkezi olarak
değerlendirilmiş.
.jpg)
.jpg)
Zamanla
bizim kahve çook değişmiş, birinci, ikinci hatta şimdilerde
üçüncü dalga akımı tüm dünyada yayılıyormuş. Birinci
dalga; ikinci Dünya Savaşı sonrası icat edilen suda çözünebilen
kahve, ikinci dalganın temsilcisi ise Starbucks 'larmış. Bizde de
hızla artan 3. dalga kahve akımında; kahvenin çekirdeği, nereden
geldiği, ne kadar kavrulduğu hatta yetiştiği
ülke-bölge-tarla-yetiştiren çiftçi, çiftçi hakları, adil
ticaret, sağlıklı-işlenmemiş gıda, sütün-suyun-şekerin
özellikleri gibi pek çok şeye dikkat edilir olmuş. Tarçınlı,
kakuleli, fındıklı, sakızlı vb. aromalı, az-orta-çok
kavrulmuş, ince-iri çekilmiş ve daha nice çeşitlilikte. Eskiden
ocakçıların yaptığı kahveyi şimdi baristalar yapıyor. Kahve
kavuran kişiye de roaster deniyormuş, eskiden kullanılan özel bir
isim var mıydı bilmiyorum. Geçtiğimiz aylarda İstanbul'da kahve
festivali yapıldı, gazetelerde de zaman zaman baristaların
yarışları ile ilgili haberler görüyorum. Kısacası kahve
kocaman bir dünya olmuş artık.
Yazılar benden, fotoğraflar kardeşimden. Fotoğraflar tamam da ne zaman yazacak onu bilmiyorum, bekliyoruz. Teyze, yeğen birlikte yazmakta biraz ağırlar.
Meraklısına
birkaç kitap önerisi:
İstanbul'un
Tanrısız Tapınakları, Kahvehaneleri, Ekrem Işın
Kahveler
Kitabı, Salah Birsel
Bir
Toplumsal İçeceğin Yakındoğu'daki Kökenleri, Ralph S. Hattox
Kahve ve Kahvehane, Ulla Heise
Tanede Saklı Keyif; Kahve, Şennur Şentürk
Doğu'da Kahve ve Kahvehaneler, H.Desmet/ F. Georgean