24 Mart 2015 Salı

Kahve-Kahvehane

kahve, kahve fincanıKahve; Habeşistan'ın (Etiyopya) Kaffa yöresinden 15.yüzyılda Arabistan'a oradan da Anadolu, Avrupa ve tüm dünyaya yayılmış. İstanbul'da ilk kahve 1554'de Tahtakale'de açılmış. Hatta Türk kahvesi Tahtakale'de bir sokağa adını da vermiş (Tahmis Sokak, Tahmis: kurukahve, Tahmisci: kurukahveci). Kahveler; kitap okunan, tavla, satranç oynanan, şiir-edebiyat söyleşileri yapılan yerlermiş. Evliya Çelebi'ye göre 1630 da İstanbul'da 55 kahve varmış. Kahvehaneler Anadolu'da da yayılmış.
kahve, kahve fincanıkahve, kahve fincanı, akşam kahvesiMangalda pişen kahvelerin içilip sohbetlerin edildiği kahveler zamanla nargile de içilen, tavla, domino ve satranç gibi oyunlar oynanan yerler olmuş. Edebiyat, meddah, yeniçeri, mahalle kahveleri gibi çeşitler oluşmuş. 19. yüzyılın ikinci yarısında kıraaathane denen yeni bir kahve tipi türemiş ki buralar; gazete, dergi, kitap okunan yerlermiş. Kıraaathanelerde çay, ayran, meyve suyu gibi içecek çeşitleri de artmış. Günümüzde ise kağıt vb. oyunlar, internet, yemek yeme, oyun oynama, eğlenme, iletişim merkezi, boş vakit geçirme gibi pek çok işlevi yerine getiren lokal, klüp, kahvehane, kafe, oyun salonu, internet kafe, çay ocağı, çay bahçesi, sabahçı kahvesi, öğrenci kafe gibi pek çok isimle ve pek çok tarzla yaşıyor. Sosyalleşme ortamı, bir gruba ait olma, zaman zaman işsiz güçsüz yeri zaman zaman da memleketin kurtarıldığı toplantı ve propoganda merkezi olarak değerlendirilmiş.
kahve, kahve fincanı, kahve-makaronkahve, kahve fincanı, sakızlı kahveZamanla bizim kahve çook değişmiş, birinci, ikinci hatta şimdilerde üçüncü dalga akımı tüm dünyada yayılıyormuş. Birinci dalga; ikinci Dünya Savaşı sonrası icat edilen suda çözünebilen kahve, ikinci dalganın temsilcisi ise Starbucks 'larmış. Bizde de hızla artan 3. dalga kahve akımında; kahvenin çekirdeği, nereden geldiği, ne kadar kavrulduğu hatta yetiştiği ülke-bölge-tarla-yetiştiren çiftçi, çiftçi hakları, adil ticaret, sağlıklı-işlenmemiş gıda, sütün-suyun-şekerin özellikleri gibi pek çok şeye dikkat edilir olmuş. Tarçınlı, kakuleli, fındıklı, sakızlı vb. aromalı, az-orta-çok kavrulmuş, ince-iri çekilmiş ve daha nice çeşitlilikte. Eskiden ocakçıların yaptığı kahveyi şimdi baristalar yapıyor. Kahve kavuran kişiye de roaster deniyormuş, eskiden kullanılan özel bir isim var mıydı bilmiyorum. Geçtiğimiz aylarda İstanbul'da kahve festivali yapıldı, gazetelerde de zaman zaman baristaların yarışları ile ilgili haberler görüyorum. Kısacası kahve kocaman bir dünya olmuş artık.
Yazılar benden, fotoğraflar kardeşimden. Fotoğraflar tamam da ne zaman yazacak onu bilmiyorum, bekliyoruz. Teyze, yeğen birlikte yazmakta biraz ağırlar.
Meraklısına birkaç kitap önerisi:
İstanbul'un Tanrısız Tapınakları, Kahvehaneleri, Ekrem Işın
Kahveler Kitabı, Salah Birsel
Bir Toplumsal İçeceğin Yakındoğu'daki Kökenleri, Ralph S. Hattox
Kahve ve Kahvehane, Ulla Heise
Tanede Saklı Keyif; Kahve, Şennur Şentürk
Doğu'da Kahve ve Kahvehaneler, H.Desmet/ F. Georgean