kıştan bahara

Kış
biterken isimli yazıda fotoğrafını koyamadığım bir kaç
örgünün fotoğrafı bu güne kaldı. Kışın son okunanlar da. Ayşe
Kulin'in ve Debbie Macomber'in son bir kaç kitabının yanında
Ferzan Özpetek ve Selim İleri'nin kitaplarını okudum.
İstanbul
Kırmızısı Ferzan
Özpetek'in İstanbul'unu anlatıyor. Ünlü sinemacı, kitaptaki
sayfaları çevirip yeni bölümlere geçtikçe sanki film sahnesi
değişiyormuş gibi hissettirerek İstanbul'u ve aşkı anlatmış.
Yani ben öyle hissettim. Bu ilk kitabı, umarım devamı gelir çünkü
değişik ve güzel. Elimden bırakamadan bir günde okuyup bitirdim.
Selim
İleri'nin okuduğum kitabının adı ise İstanbul Mayısta
Bir Akşamdı . Yazar daha
önce de İstanbul ile ilgili kitaplar yazmıştı, bu sonuncusu.
İstanbul anıları, İstanbul'u anlatan romanlar ve yazarları,
şehrin dünü ve bu günü, sokakları, günlük hayatı, yemekleri
gibi her şeyinden ayrıntıyla söz etmiş. Hani kitabı elimize
alıp çıksak anlattığı sokakları, tarif ettiği evi, ağacı,
çiçeği elimizle koymuşçasına buluverecekmişiz gibi.
Bahar
geldi sayılır. Artık uzun yürüyüşler ve parkların zamanı.
Ağaçlar çiçeklendi. Güneş parıldıyor. Gözüm bir çiçeklerde
bir gökyüzünde. Ben henüz göçmen kuşları göremedim ama
''yasayanbahar.org/springalive.net''sitesinden bakıyorum gelmişler
mi, gören var mı diye. Baharın habercisi kuşların sesini
dinleyip mutlu oluyorum. Çocuklar için de güzel bir site, oyun
oynayarak doğayı ve kuşları hem görünümleri hem de sesleriyle
tanıyabiliyorlar. Ben de kırlangıç sandığım kuşların ebabil
olduğunu bu siteden öğrenmiştim. Kuşları görüp fotoğraflarını çekemedim ama çiçek ve ağaçların fotoğraflarını çekebildim.