Matilda, Roald Dahl

Matilda çok güzel bir kitaptı. Öğretmenimizin isteği ile okuduğum bu kitabı çok beğendim çünkü konusu, karakterleri ve yazarın anlatım tarzıyla severek okudum. Matilda 4-5 yaşlarında; kitap okumayı çok seven , bence çok akıllı ve şirin bir küçük kız çocuğu. Matilda'nın ailesi; televizyon izlemeyi çok seven, akşam yemeğini televizyon karşısında yiyen ve kitap okumayı çok anlamsız ve saçma bulan bir aile. Matilda ise televizyon izlemeyi neredeyse hiç sevmez, aptal aptal televizyona bakmak ona çok anlamsız gelir, o kitap okumayı sever. Henüz 4-5 yaşında olmasına rağmen evinin yakınındaki kütüphanedeki tüm çocuk kitaplarını bitirmiş, büyük kitaplarını okumaktadır. Kitap okumak ona çok eğlenceli gelir, zamanın nasıl geçtiğini anlamaz. Kitapta sadece Matilda'nın kitap okuması anlatılmıyor. Ben kitap okumayı Matilda kadar seven birini hayatımda hiç tanımadım. Ama annem kitap okumakta Matilda kadar olmasa da ona yakın. En azında annem 4-5 yaşında kitap okuyamıyormuş. Annem tam bir kitap kurdudur.

Kızımın beğeneceğimi söyleyerek mutlaka okumalısın dediği bu kitabı ben de okudum. Evet haklıymış, çok beğendim ve yazarını merak edip araştırdım. Matilda'nın yazarı Roald Dahl; daha önce anne kız beraber izlediğimiz Charlie'nin Çikolata Fabrikası adlı filmin de yazarıymış. Norveçli bir ailenin çocuğu olan Roald Dahl; Galli bir roman, öykü yazarı. Charlie'nin Çikolata Fabrikası'nın yanında; Yaman Tilki, Willy Wonka, Cadılar, İnsan İki Kere Yaşar isimli filmleri var. Kırklı yıllarda yazdığı özellikle çocuklara yönelik kitaplarıyla tanınmış. Boy; çocukluğunu anlatan otobiyografisi, Going Solo ise savaş anılarını anlattığı kitabı. İngiltere'de 74 yaşında bir kan hastalığı nedeniyle vefat etmiş. Neredeyse atlıyordum.  Roald Dahl; ikinci dünya savaşında savaş uçağı pilotluğu yapmış, yaralanınca ordudan ayrılıp yazmaya başlamış. Halen onun adına kurulan müze ve öykü merkezinde; 6-12 yaşa yönelik el sanatları çalışmaları, hikaye anlatma oturumları, yaratıcılık ve yazma becerilerini geliştirmek için yardımcı atölye çalışmaları yapılıyormuş.

Akaretler Sıra Evleri

Beşiktaş ilçesi'nde, Beşiktaş ile Maçka arasında iki cadde üzerinde sıralanan sıra evler eskiden beri ilgimi ve beğenimi kazanmıştır. Hem hoş mimari görünümleriyle hem şehrin merkezinde olmalarıyla hem de kolay ulaşılabilirlikleriyle.

Onarılmadan önceki hallerini de severdim, şimdi de güzeller. Gündüz ayrı güzel, gece ışıklandırmalarıyla daha farklı güzel. Trafik o kadar yoğun olmasa fotoğraflar güzelliklerini daha iyi gösterebilecekti. Bir cadde üzerinde karşılıklı kafelerle hoş olmuş. Biz üşüyünce molamızı Kahve Dünyası'nda verdik. Dışarıda da oturulabilir ama çok üşüyen ben tabii ki içeriyi tercih ettim. İki kardeş karşılıklı oturup makaronlar eşliğinde kahvelerimizi içtik.

1875 de Sultan Abdülaziz tarafından 133 konut olarak yaptırılmış. Bir kısmı saray çalışanları için lojman olarak bir kısmı da kiralık ev olarak düşünülmüş. Bu evlerin kirası ile de Aziziye Camii'nin yaptırılması planlanmış. Geleneksel taş-tahta yerine taş-tuğladan yapılmış. Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım da bir süre Akaretler Sıra Evleri'nde 76 numaralı binada yaşamış. Dış cepheler aslına uygun onarılmış. Tabii şimdi ne lojman ne de konut diyebiliriz. Onarım sonrası mağaza, kafe, restaurant, otel, rezidans ve ofis olarak düzenlenmiş. 

Akaretler Sıra Evleri'nin mimarı Sarkis Balyan. Balyan ailesi; 18-19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafından yaptırılan bir çok saray, cami, köşk ve okul binasının yapımında yer alan bir mimarlar ailesiymiş. Beylerbeyi Sarayı, Çırağan Sarayı, Zeytinburnu Barut Fabrikası, Akaretler Sıra Evleri, Galatasaray Lisesi, Maçka Silahhanesi (İTÜ Maden Fakültesi), Malta Köşkü, Şale Kasrı (2. kısım), Adile Sultan Sarayı gibi . Dolmabahçe Sarayı'nı  ise baba Garabet Balyan  büyük oğlu ile yapmış.

Akaret= kiraya verilecek gelir getiren ev, dükkan gibi mülk .

Kitap 2

Geçen sene, geçen sene deyince o kadar çok değil birkaç ay önce kaybettiğimiz; değerli yazar, bürokrat, avukat, eski Devlet Tiyatroları Genel Müdürü, tiyatro oyunu ve film senaryosu da yazarı, son yazdığı üçleme ile gençlere cumhuriyet tarihini öğreten Turgut Özakman'ın kitaplarını elimden bırakamadan okumuştum. Kurtuluş, Cumhuriyet, Dersimiz Atatürk filmlerini de zevkle (acı-sevinç-burukluk gibi karmaşık duygularla) izlemiştik ailece. Şu günlerde bu üç kitabı (Diriliş-Şu Çılgın Türkler-Cumhuriyet) tekrar hatırladım. Turgut Özakman tarihsel romanları ile hem geçmişimize hem bu günümüze hem de geleceğimize ışık tutuyor. üç kitap da unuttukça okumak, hatırlamak için hep başucumuzda olması gereken kitaplardan bence. Çılgın Türkler Kıbrıs isimli bir kitabı daha var, onu henüz okumadım. Onun da diğerleri kadar sürükleyici olduğundan kuşkum yok elbette.

Unutamadığım bir başka kitap ise İrfan Orga'nın Bir Türk Ailesinin Öyküsü isimli kitabı. Osmanlı İmparatorluğu'nun son yılları, 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarını, çocuk gözüyle; savaşı, yoklukları, parçalanan aileleri, acıları da anlatan bir anı kitabı.

İş Bankası Yayınlarının da bu dönemlerle ilgili çok değerli kitapları var tabii. Benim okumadığım, görmediğim, adını duymadığım daha niceleri de.

yeniyıl

Koca bir yılı daha geride bırakıp yeni yepyeni bir yıla başladık.  Herkese sevdikleriyle birlikte sağlık, mutluluk, huzur dolu bir yıl dileğiyle...
Biz de ailece karınca kararınca evimizde birbirimize iyi dileklerde bulunarak toplandık, sohbet muhabbet, yemek derken çok güzel bir akşam geçirdik. Gelin, görümce, baldız kurabiyeler, pastalar yapıp bol bol fotoğraf çektik. Bu kurabiyeleri geliştirip, eşe dosta da yapsak mı hayalleri kurduk. Değişik hediye paketleri, ağaç süsleri ile oyalandık. Yılbaşı akşamının olmazsa olmazı tombala da oynadık tabii. Elbette büyük ikramiye bize çıkarsa ne yaparız onu da konuşup gülüştük.
HERKESE MUTLU YILLAR